Her şey Avrupa Gıda
Güvenliği Kurumu’nun (EFSA) palmiye
yağının 200 dereceden yüksek ısılarda rafine edilmesi halinde, diğer bitkisel
yağlardan daha çok kanserojen madde ortaya çıkarttığını açıklamasıyla başladı.
Bugüne kadar palm yağı ile
ilgili herhangi bir açıklama yapmamış olan malum prof. doktorlardan arka arkaya
açıklamalar geldi. Yağ prosesi çok karmaşık ve ciddi kimya bilgisi olmayan
kişiler için yoruma kapalı bir konudur. Yıllardır yağ sanayisi hakkında çok
fazla bilgi sahipleriymiş gibi çok net açıklamalardı bunlar.
Fotoğraftaki ürünlerin hepsi palm yağı içeriyor.
Açıklamaları bir kenara bırakalım ve şu soruyu soralım.
Palm yağı gerçekten 200 derecenin üzerinde rafine işlemi
görüyor mu?
Palm yağı oda sıcaklığında
yarı katıdır. Bu nedenle palm yağının hidrojenizasyona ihtiyacı yoktur ve uzun
raf ömrüne sahiptir. Yüksek sıcaklıklarda arıtılabilir ve bileşenlerinin özel
ürün uygulamalarında kullanılmak üzere izole edilebilir. Bu özelliği palm
yağını margarin ve katı yağlar için uygun bir ana bileşen haline getirir.
Bitkisel yağların hidrojenasyonu esnasında oluşan trans yağ asitlerinin, kalp
sağlığı için, aynen doymuş yağ asitleri gibi etki yaptığı akademisyenler
tarafından kanıtlanınca, margarin üretiminde hidrojenasyon kullanımından bu
süreç içinde vazgeçildi ve yeni prosesler geliştirildi. Bu işlemlerde palm yağı
ve palm çekirdeği (palm meyvesi çekirdeğinden elde edilen ve laurik esaslı yağ)
yağı kullanılmaya başlandı. Bu
yeni teknoloji sayesinde margarinlerde trans yağ asitleri miktarı % 1.0'in
altına düşürüldü. Tereyağında trans miktarının % 4-7 arasında olduğu dikkate
alınırsa uygulanan teknolojinin ne kadar önemli olduğu ortaya çıkar.
Geliştirilen bu yeni proses (interesterifikasyon) 1990'lı yılların ikinci
yarısında Türkiye'de de kullanılmaya başlanmıştır.
Ayrıca palm yağı pişirme
yağı olarak, margarinlerde ve çeşitli hazır gıdalarda kullanılmakta olup, FAO
(BM Gıda ve Tarım Örgütü) ve WHO’nun (Dünya Sağlık Örgütü) ortak kuruluşu olan
uluslararası CODEX Allimentarius Komisyonu tarafından, 17 yemeklik yağ
çeşidinden biri olarak da kabul edilmektedir.
Bununla birlikte EFSA'nın
yanında Dünya Sağlık Örgütü, BM Gıda ve Tarım Örgütü gibi kuruluşlar palmiye
yağındaki GE olarak bilinen kanserojen maddenin arz ettiği tehlikeye dikkat çekmesine
rağmen, palmiye yağının tüketilmemesi
tavsiyesinde bulunmadı.
Peki, sizce bu tartışma neden bu kadar alevlendirildi?
Gelin olaya farklı bir
açıdan bakalım.
Palm yağının diğer bitkisel
yağlardan farkı verimliliğinin yüksek olmasıdır. Diğer bitkiler yılda 1 ton ve
altında meyve verirken, bu bitki yılda 3 - 4 ton kadar meyve verir.
· 7 milyon hektarlık PALM
üretim alanı Dünya’nın yağ ihtiyacının % 20’sini,
· 80 milyon hektarlık AYÇİÇEK
üretim alanından dünya yağ ihtiyacının % 24’ü karşılamaktadır.
Yine çok ilginçtir, Malezya
ve Endonezya %31 ve %54 oranları ile palm yağının ana üreticileridir.
İşte bu verileri iyi okuyup,
buna göre eleştirimizi yapmamız lazım. Batı, tropikal iklimde yetişen ve Dünya’nın
yağ ihtiyacının %20’si gibi ciddi bir miktarını üreten Malezya ve Endonezya
gibi iki ülkenin Dünya’da söz sahibi olmasını önlemeye çalışıyor olabilir mi?
Ayrıca hayatımızda trans yağları istemiyorsak palm yağının da
alternatifi yok bunu da unutmamak lazım.
Eğer siz toplumun dikkatini suni risklere
yönlendirirseniz, gerçek riskler gözden kaçar, ülkenize zarar verirsiniz.
Hiçbir şirket “İnsan sağlığına zarar verdiği
halde hadi kimseye çaktırmadan, bunu satalım yeter ki endüstri kazansın.” diyemez.
Böyle bir şey söz konusu olamaz çünkü her ülke, her kurum birbirini kontrol
ediyor. Burada farklı bir hesap var gibi geliyor bana.. Yok canım olur mu
demeyin, Türkiye’de yetişen fındıkların kanserojen olduğunu söyleyen habere bir
göz atın
ABD'de gibi bazı ülkelerin ve ileriki yıllarda
Türkiye'de de palm yağını kullanmayı bırakmak şöyle dursun, margarin ve margarin içeren ürünlerin etiketinde trans
yağ asit seviyelerini belirtme zorunluluğunun palm yağı talebini daha da
artıracağını öngörülmektedir.
Palm yağının sağlık açısından riskleri var mıdır?
Aşırı tüketilen gıdaların
çoğu tabi ki bünyeye zarar vermektedir.
Doğal beslenmeye karşı
ilginin artmış olması ve tüketicilerin sağlıklı ürün tercihine verdikleri
önemdir. Palm yağı ise yüksek doymuş yağ içeriği ve olası sağlık etkileri
nedeniyle tüketicilerin aklına soru işaretleri getirmektedir. Palm yağı
tokoferol ve karotenler vb. antioksidanları fazlaca içermesi nedeniyle kalp -
damar hastalıkları, diyabet, kanser vb. hastalıklardan koruyucu özelliğe sahip
olmakla birlikte, doymuş yağ içeriğinin yüksek olması nedeniyle hastalık
gelişimi açısından risk faktörü olabileceği belirtilmektedir. Doymuş yağlar,
kolesterol seviyelerinde artışa neden olarak kardiyovasküler hastalık
gelişimini hızlandırmaktadır. Bu nedenle
palm yağının sağlığa olan etkileri tartışmalıdır.
Instagram: burakisaerdem
Twitter: burakisaerdem
Kaynaklar:
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder